Yeni bir anlamda kuvvetler ayrılığı ilkesi nedir?
Klasik anlamda kuvvetler ayrılığı ilkesi artık siyasi gerçekliği yansıtmamaktadır. Bu ilkenin çoğulcu demokrasilerde yeni bir anlam kazandığı, eski anlamını yitirdiği ve kuvvetler ayrılığının otoriteler arası işbirliğine dönüştüğü Marksist rejimlerde tamamen reddedildiği görülmektedir.Klasik anlamdaki kuvvetler ayrılığı ilkesinin günümüzde çoğulcu demokrasiye uyum sağlayamamasının temel nedeni, siyasi hayatta partilerin artan önemi olmuştur. Siyasi yaşamda partilerin hâkimiyeti ile birlikte yasama ve yürütme erkleri arasındaki ayrım geçmişte anlamını yitirmiş ve formel bir ayrılığı koruyan yasama ve yürütme erkleri aslında parti mekanizması çerçevesinde birleşmiştir. Bir yanda hem hükümeti hem de Meclis'te çoğunluğa sahip olan iktidar partisi ya da iktidar partileri, diğer yanda muhalefet partisi ya da partileri var. İki partili bir parlamenter sistemde yasama ve yürütme gücü Meclis'te çoğunluğa sahip parti liderlerinin elindedir. Yasama organının yürütme gücünü sınırlandırdığı ilkesi çoğu zaman doğru değildir.
Hükümet mecliste çoğunluğa dayalı olduğundan, ihtiyaç duyduğu yasaları parti çoğunluğuna güvenerek meclisten kolayca geçirebilir. Öte yandan muhalefet, hükümeti eleştirir ve bir sonraki seçimleri kazanmak için kamuoyunu çekmeye çalışır.
Parlamenter sistemde yasama ve yürütme erklerinin ayrılması pratikte kurumsal düzeyde kalır ve teoride varlığını sürdürür. Aslında iki güç arasında yakın işbirliği ve karşılıklı etkileşim vardır. Yürütmenin yasama üzerindeki etkisini giderek artırdığı ve dengenin yürütme organı lehine bozulduğu da görülmektedir.
Başkanlık sisteminde kuvvetler ayrılığı ilkesinin hem kurumsal düzeyde hem de gerçekte uygulanabileceği görülmektedir. Başkan, yasama organı olan Kongre'de her zaman çoğunluğa sahip değildir ve politikaları doğrultusunda her zaman Kongre'nin desteğini almayabilir.
Öte yandan, Başkan'ın Kongre üzerindeki etkisinin çok önemli olduğu açıktır, Kongre'yi çeşitli şekillerde etkilemeye çalışır ve çoğu zaman bunda başarılı olur.
Bu durum karşısında kuvvetler ayrılığı ilkesinin geçmişte kaldığı sonucuna varılmamalıdır. Her şeye rağmen bugün de kuvvetler ayrılığı ilkesi işlemeye devam ediyor. Yeni kabul edilen anayasalarda yer aldığı için anayasa mahkemeleri de bu ilkeye zaman zaman kararlarında yer vermektedir. 1982 Anayasasının önsözünde kuvvetler ayrılığı öngörülmüştür. Anayasa, kuvvetler ayrılığının devlet organları arasında bir öncelik olmadığı, belirli devlet yetkilerinin kullanılmasını içeren medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün Anayasa ve kanunlarda yer aldığı anlamına geldiğini belirtmektedir. ...